top of page
  • Yazarın fotoğrafıHale Acun Aydın

Dizilerle Felsefe #2 ‘Müsrüflüğün lüzumu yok’ ve hiç de olmadı

Güncelleme tarihi: 28 Eyl 2020

‘Otobüse binseydik bari Recep’

‘Okul hemen şurası, müsrüflüğün lüzumu yok.’

‘Hemen şurası dediğin altı kilometre.’

Yedi Numara


Bugün söz yine "olana bitene eski dizilerden doğru bakmayı seven @zeynepg13 'un. Zeynep bu sefer 7 Numara dizisinden Recep üzerinden çok güzel bir yazı hazırladı.


Yedi Numara dizisinin Recep’ini hatırlarsınız, hayattaki sloganı ‘müsrüflüğün lüzumu yok’ olan, sevgilisi Meryem’le ilk randevularında Meryem ‘Ben evden börek yapar getiririm, termosa da çay koyarım’ dediğinde onunla evlenmeye karar veren Recep. Bir şaka vesilesi olacak kadar cimri olduğuna inandığımız Recep Instagramla birlikte hayatımıza giren ‘link bırakma’ mevzusundan sonra sık sık aklıma düşer oldu, üstelik ona hak vermeye başlayarak.


Sürekli biraz daha fazla almamız, tüketmemiz için bize adeta yalvaran bir dünyada yaşıyoruz. Hepsini giymemizin asla mümkün olmadığı kıyafetler, yememizin imkânı olmayan yiyecekler, evde olmasa kırk yıl aklımıza gelmeyen dekorasyon eşyaları, hiç alakamız olmamasına rağmen eve yığdığımız spor eşyaları hep bunun bir sonucu. Sanki o hayal ettiğimiz ve nedense başkalarının hep yaşadığına emin olduğumuz ışıltılı hayatla aramızdaki mesafenin sebebi bir takım eşyalar. O ayakkabıyı bir alsak çok mutlu olacağız, o elbiseyi bir giysek, o küpe bir bizim olsa, o sandalyeleri bir koysak balkona evimiz dekorasyon dergilerinden fırlamış gibi olacak. Buna inanıyoruz, buna inandırılıyoruz.


Corona virüsü ile tüm dünya karantina altında geçirdiğimiz günlerde bile değişmedi bu. Her yer kapalı, herkes olabildiğince evde, hayatı minimumda yaşıyoruz. Bu şartlarda bile hala ‘Evde giymeniz için en güzel on pijama linkini bırakıyorum’ diye reklam yapanlar, ‘Ev hayatının olmazsa olmazı’ diye abuk subuk kırk yıl görmesek aklımıza gelmeyecek eşyaları almamızın şart olduğunu iddia edenler var. Dünyanın içinden geçtiği şu tuhaf ve zor günlerde insan ‘olmazsa olmaz’ gerçekten ne demek anlar diye umuyordum hâlbuki ama öyle olmadı.

En azından biraz düşünsek hunharca harcamadan önce nasıl olur acaba? Belki gerçekten ihtiyacımız yoktur o ‘sadece 17 tl’ye düşmüş tişörte’ ya da zaten kullanılmamış onlarca kozmetik varken bir tane daha avokadolu yüz maskesi almamız gerekmiyordur? Belki o sırada bizi rahatlatacak ve moralimizi düzeltecek şey o ‘sepete ekle’ tuşuna basmak değil de derin bir nefes almaktır, olamaz mı? Olabilir. Recep’in sözlerini kulağımıza küpe yapalım dilerim, sadece kendi cüzdanımız değil aynı zamanda ‘koca yaşlı şişko’ dünyamız için.


478 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page