top of page
  • Yazarın fotoğrafıHale Acun Aydın

Sade Yaşama Hakkınız Elinizde mi?

Güncelleme tarihi: 10 Kas 2020

Ceren, ya da @cerenlerinefendisi kendilerini tüketim dünyasında kaybedip "sade yaşama hakkını" kaybedenleri yazdı.


Ama önce Ceren'in sade yaşama ilgisini "Beni bu hayatta en çok yoran, kıran, kızdıran şeylerin hep tüketmek üzerine kurulu mevcut sistemden kaynaklandığını fark ettiğimde bir yola girdim ve ayaklarım beni minimalizme/buraya getirdi" diyor. Hadi yazısına geçelim:


Çoğu tüketmekle ilgili sorgulamadığımız alışkanlıklarımızı devam ettirebilmek uğruna bazen nelerden vazgeçiyoruz, şaşırmamak elde değil.


Bu paylaşımda tam da bununla ilgili yaşadıklarımı derledim…


Kankamız uzun süreli yurtdışına gidecek. Havaalanından yolcu edeceğiz, toplanıyoruz fakat "o" gelmiyor. Telefon ediyor; "Uyanamamışım, berbat haldeyim beni beklemeyin..."

"Hazırlan 10 dakikaya, in aşağı seni kapıdan alırız" diyoruz.

10 dakikaya asla hazırlanamazmış, saçı başı berbatmış, bu halde hiçbir yere gelemezmiş, aylarca göremeyeceği kankamızı uğurlamaya bile…


Şaka yapıyor sanıyoruz ama çok ciddi. öyle saç baş fönsüz, altına bir kot giyip dışarı çıkamaz; “Çünkü kaybetmiş artık ful makyaj olmadan, fönsüz saçlar ve özensiz kıyafetlerle güzel görünme hakkını.”

"Çayı koy kahvaltıya geliyorum" dedi geçenlerde bir arkadaşım. "Evde inan peynir bile yok" dedim. Simit aldı geldi. Masada sadece memleketten gelen kuşburnu, memleketten gelen zeytin ve mis gibi simit...


Ama "o"nun evine gidemeyiz böyle çat kapı. Hadi oldu da gittik, en az 4 çeşit peynir, 3 çeşit zeytin, sunum tabakları, değişik peçeteler, yani kuş sütünden gayrısıyla ağırlanırız. Asla çıkmaz bir zeytin bir kuşburnuyla huzurumuza; “Çünkü kaybetmiş artık sunumsuz sofralarda dost ağırlama hakkını.”

Bir kanepenin altına, bir kilim atarsak, içine başımızı soktuğumuz gibi "yuva" yaparız orayı.

Ama onun takımları olmalı, avizesi şıkırdamalı, halıyla koltuk uyumuna bakmalı; “Çünkü kaybetmiş sade yaşama hakkını.”


"Düğün için bir şeyler almalıyım ama kredi kartı patlak" diyor arkadaşım. "Benimkilerden giy bir şeyler" diyorum, gülüyor, çünkü benim kıyafetlerim ne yeterince pahalı ne de yeterince süslü. "Giysene mavi elbiseni, sana çok yakışıyor" diyorum, "Onu üstümde kaç kere gördüler" diyor ve ödünç kredi kartıyla yeni bir elbise alıyor, “Çünkü kaybetmiş bir elbiseyi 5 kere üst üste giyme hakkını.”

Bunun gibi daha bir sürü örnek sayabilirim. Bazılarımız asla bağlanılmayacak bir sürü şeye adeta şeffaf prangalarla bağlı. Üstelik bağlı oldukları hiçbir şeyi ne sorgulamaya ne de sorgulatmaya niyetleri yok. Bu körlüğü görünce sormadan edemiyorum; benim de var mı acaba böyle prangalarım?

1.002 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page