top of page
  • Yazarın fotoğrafıHale Acun Aydın

Sadece 100 eşya ile yaşayabilir misin? Dünyadan değişik minimalist meydan okuma örnekleri

Bugün daha önce duymadığınız meydan okumalardan bahsedelim mi? Bu cümle geçen seneki ilk videolarımdan biri olan 100 Eşya ile yaşanır mı'nın giriş cümlesiydi. Videoya altyazı eklenmesi ile video şimdi yazılı olarak da sitede. Ben okumam izlerim diyenler içinse hemen videosunu da bırakıyorum tabii. Keyifli okumalar.



Bugün sizlerle daha önce pek duyduğunuzu zannetmediğim bazı sadeleşme / minimalizm challenge'larından ya da Türkçe’siyle bir deyişle de meydan okumalardan bahsedeceğiz.

Sizi bilmem ama, ben zor bir görevle karşı karşıyakaldığımda, onu oyunlaştırmayı tercih ederim. Hele başka birilerinin de bu oyuna katılması, beni daha çok motive eder. İşte bu nedenle, geçtiğimiz birkaç defa orijinali minimalist ekibine ait olan #theminsgame i #turkisiminsgame olarak uyarlayıp Instagram'da sizinle paylaştım. Bu challenge'ta amaç, her gün birer tane arttırarak 30 gün boyunca toplamda 465 tane (31 gün süren aylarda ise tam 496!)muhtelif eşyaya elveda demek. Orijinal oyunda her gün, bir zaman sınırı olmadan oyuna devam edip en son kişi bunu hala devam ettirene kadar her gün birer tane arttırarak evden çeşit çeşit eşya, (kıyafet olabilir, mutfak eşyası olabilir, kitap olabilir) azaltılması.

Her ne kadar orijinalinde zaman sınırı olmasa da bana bir ay, 465 parça başlangıç için gayet uygun geldi. Hem de bir sonunun olması, katılan kişilerin de motivasyonunu bence daha arttıracak gibi geldi bana ve çok güzel geri dönüşler aldım.


Benim kendi adıma bu challenge'tan çıkarımlarımı videonun en sonunda anlatacağım. Ama bugün benim amacım sizlerle dünyadan farklı minimalizm ya da sadeleşme üzerine challenge'ları paylaşmak.


Öncelikle 100 eşya challenge'ından bahsetmek istiyorum. Dave Bruno bundan 6-7 yıl önce The Guy Named Dave isimli sitesinde 100 eşya ile nasıl yaşadığını herkese paylaştı. Bundan ilham alan birçok kişi eşyalarını saydı, hatta eşyalarını aynı Dave gibi 100 adete indirebilmek için büyük çabalar verdi.

2011 yılında bir tane mail çok popüler olmuştu, herkes birbirine o maili forwardlıyordu (iletiyordu). Bütün eşyalarını satıp, tiny house dediğimiz küçük eve taşınan bir çiftin hikayesiydi bu. Aslında onlar da Dave Bruno'nun bloğunu okumuş ve yaşadıkları hayattan ne kadar sıkıldıklarını , ne kadar tüketime bağımlı olduklarını fark edip bütün eşyaların kimisini satıp kimisini bağışlayıp küçük bir eve taşınmışlardı.


Hatta mail şöyle başlıyordu; önce çiftimizi anlatıyordu, işte ne kadar yılda para kazandıkları, ne kadar çok eşyalarının olduğu,ama bu eşyaların onları tatmin etmediği. Daha sonra da tüketime ne kadar bağımlı olduğumuzu anlatıyordu detaylarıyla. Sonu ise maymunlar üzerinde yapılan bir deney ile bitiyordu.


Bu deneyde bir meyve sadece maymunun elinin gelebileceği genişlikte bir deliğe bir tatlı konuluyor. Tatlıyı gören maymun elini içeri sokup sıkıyor ama sıktığı zaman eli yumruk haline için geniş bir pozisyonda oluyor ve delikten elini geri çekemiyor. O sırada görevliler geliyor, maymun kaçmak istiyor ama elini çekemediği için kaçamıyor. Halbuki elini serbest bıraksa

yani eşyadan kurtulsa kaçabilecek. Ama ona olan bağımlılığından dolayı kaçamıyor.

Benim de aslında minimalizm ile tanışıp dünyada insanlar neler yapıyor diye merak ettiğim zamanlar da bu yazıyı ilk duyduğum ve dünyadan değişik örneklere rastladığım zamanlara denk geliyor.


Daha sonra karşıma 6 Piece Challenge çıktı. Yani 6 tane kıyafetle 1 ay geçirmek.

İnanılmaz! Videosunu ilk gördüğümde gerçekten kendi kendime ''Bu nasıl olabilir?'' dedim. Bir insan sadece 6 tane kıyafet giyip nasıl 1 ay dayanabilir? Kendi kendime bunu 1 hafta yapmaya çalıştım. İşe gittiğim için 1 hafta boyunca kendime 1 etek seçtim, 2 gömlek, 1 pantolon ,1 tişört. İşe gittiğim için 1 ceket. Bunu ilk duyduğumda heyecanla iş yerinde yanımda oturan arkadaşıma anlattığımı hatırlıyorum. O ise giyinmeye vakit ayırmayı çok seven biriydi ve ''Niye? Yani niye böyle bir şey yapasın ki?'' diye bana sormuştu. Aslında haklıydı. Dolapta bir sürü kıyafet varken onları gönlünce giymek evet çok daha eğlenceli olabilir. Ama benim görmek istediğim başka hayatların da mümkün olabildiğiydi. Süresi 1 ay olan bu challenge'ı ben kendi adıma bir hafta bile yapsam benim için çok enteresan bir deneyim olmuştu. Daha önce bu deneye katılan kadınlardan biri şunu söylüyordu:

''1 aydır aynı kıyafetleri giyiyorum ama kimse farkında bile değil. Bu kadar sık çamaşır yıkamak zorunda olmasam sonsuza kadar devam edebilirim.''


Gelelim Uniform Project'e. Sheena Matheiken'in Bombay'daki çocuklar hakkında farkındalık yaratıp onlar için bağış toplamayı amaçladığı bu projede Sheena 1 yıl boyunca aynı siyah elbiseyi giydi. Elbise, yeri geldiğinde gömlekle, altına pantolonla kombinlenebiliyordu. Sheena aynı elbiseyi herhalde 2 tane ya da 3 taneyi yıkadığını düşünerek sadece aksesuarları değiştirerek tam 1 yıl boyunca her gün giydi. Proje o kadar ilgi uyandırdı ki Sheena'ya bir yerden sonra sürekli aksesuarlar gelmeye başladı. Dünyanın birçok yerinden birçok insan ona şapkalar, fularlar, broşlar yolluyordu. Ve Sheena her gün o elbiseyle bir fotoğraf çekti ve projenin sonunda bu fotoğraflardan oluşturduğu videoyu herkesle paylaştı. Daha sonra TED konuşmalarına da davet edildi, o elbisenin kalıbı internet sitesinde yayınlandı, arkasından bunu yapan birçok kişi oldu. Bu challenge'ta Sheena birçok kişinin yapmaya cesaret edemeyeceği bir alana adım atmış oldu.


Buraya kadar yaptıklarımız kendini kısıtlamak, elindeki eşyaları azaltmak ya da az eşyayla kendini döndürmek üzerineydi. Yine aynı dönemlerde tüketime dikkat çekmek amacıyla Amerika'da yeni bir challenge başladı. Adı American Apparel Diet olan challenge'ta amaç 1 yıl boyunca hiçbir kıyafet almamaktı. Buna tabi ki giymek zorundan olduğumuz yenilemek zorunda olduğumuz iç çamaşırı çorap gibi eşyalar dahil değildi. 1 yıl süren bu challenge gerçekten birçok kişiyi düşündüğünde bile dehşete uğrattı. Bundan birkaç sene önce ise Türkiye'de Boğaziçi Üniversitesi'nden Selma Hekim benzer bir şeyi kendi yaptı ve bloğunda 1 sene boyunca anlattı. Selma Hanım'ın sitesi hala ulaşılabilir : www.almadim.blogspot.com. Bu blogda Selma Hanım'ın bütün bir yıl sadece telefonu için bir şarj kablosu, kendi için bir tane takı ve bir de bittiği için sabun aldığını öğreniyoruz.


Selma Hanım sadece kıyafetle sınırlandırmamış bu deneyi, daha geniş olarak ben hiçbir şey almayacağım üzerine kurgulamış. Katıldığı Tedx konuşmasında Selma Hekim: ''Bu süreçte bir şeyi eskitene kadar kullanmanın tamir ettirmenin, kendin onarmanın, bir şeyleri üretmenin, paylaşmanın değerini anladım.'' diyor.


Şimdi gelelim kıyafetlerle ilgili başka bir meydan okumaya: ''Project 333''. Amaç; kıyafet ve ayakkabıdan oluşan 333 parça eşyayla 3 ay geçirmek. #project333 etiketiyle Instagram'da arama yapacak olursanız bu challenge'a katılan ve kendi kapsül gardıroplarını paylaşan birçok kişiyi görebilirsiniz.


Ve geldik bugün benim paylaşacağım en son challenge'a. ''The Reverse 100 Thing'' Ben 100 eşyayla yaşamam, benim için çok zor diyenlere en azından hayatından 100 tane eşyayı çıkar demişler ve ''The Reverse 100 Thing'' projesi ortaya çıkmış.

Anlattığım challenge'ların hepsi insanlara ''Ya bakın başka türlü bir yaşam da mümkün, hep siz bu yoldan gidiyorsunuz, böyle de bir yol var, bunu da yapabilirsiniz.'' diye motive etmek için yapılmış projeler. Siz de bunlardan birini ya da kendinize uyarladığınız bir şeklini ailenizi ya da arkadaşlarınızı da yanınıza katarak deneyebilirsiniz.


Videoyu kapatmadan önce en başta bahsettiğim #turkisiminsgame'den kendi kazanımlarımı da sizinle paylaşmak istiyorum. Ben kendi azaltma oyunumu başlattığımda benim için en zorlu olacak yerin gardırop olduğunun farkındaydım. Gerçekten de challenge'ın özellikle 15 ile 20’li günlerinde başı arasında sadece gardıroptan azalttım. Daha önceki videolarda da bahsettiğim ''Şimdi üstüme olmuyor ama bir gün mutlaka olacak'' kıyafetleri, ''Ya bu gömleği giyebileceğim hiçbir kıyafetim yok ama rengi de çok güzel'' gömlekleri ve hep söylediğim etiketinde sıkıntı olan %100 polyester, akrilik ya da diğer sentetik ürünler. Hepsiyle vedalaştım. Ve 24. günün sonuna geldiğimizde artık benim için bu oyunun bittiğini düşündüm ama bir yandan da ayı tamamlamayı çok istiyordum. Önce derinlemesine araştırma yapmam gerektiği için bebekle bunu yapamadım ve birkaç gün geciktim. Daha sonra 27. günde geriye dönük olarak 25-26-27 tamamlamam lazım, 78 eşya yapıyor, “bunu herhalde tamamlayamayacağım” dedim kendi kendime. Sonra, bir akşam herkes yattıktan sonra, evde dolanmaya başladım. Aslında herkesin konfor alanından çıkıp da gerçekten sadeleşmeye başladığı an, bu kendini zorlama anı. Benim de kendimi zorlama anım, o akşam oldu. Derken oradan buradan ufak tefek eklediğim şeylerle 30. günün sonuna geldim. 465 tane eşyayla vedalaştım. Peki benim bundan çıkarımım ne oldu derseniz; bir kere artık kesinlikle daha bilinçli alışveriş yapacağım. Planlı alışveriş yapacağım, hiçbir şeye kıymayacağım. Zaten benim öyle günlük, misafirlik olmak üzere ayrılan tabaklarım bardaklarım yoktu ama sakladığım bazı eşyalar olabiliyordu. Artık onlara da acımamaya karar verdim. Ne varsa kullanılacak. Bunun çok kısa bir hikayesi var. Kütüphane ile başlayıp daha derin bir araştırma yaptığımda kütüphanede 10 yıldır duran bir vazo buldum. Vazo nasıl görünmez derseniz bu vazonun özelliği kağıt gibi olması, plastikten yapılmış ince siz ona sıcak suyla form verip gerçek bir vazo formatına getiriyorsunuz. O kadar güzeldi ki, o kadar beğenerek almıştım ki, kullanmaya kıyamamıştım aldığımda. “Evlenince kullanırım, evlendiğim zaman aman şöyle olunca kullanırım, böyle olunca kullanırım” deyip vazonun varlığını unutur hale gelmiştim.

Bu da bana ders oldu, hemen vazoyu bulur bulmaz sıcak suyu açtım, vazonun formunu verdim, şansıma evde taze çiçekler vardı, içine onları koydum ve fotoğrafını çekerek sıcağı sıcağına Instagram'a koydum. “Bu da bana ders olsun, bu da benim ayıbım olsun” dedim.

Evet çıkarımlar dedik, bilinçli alışveriş, etiketleri okuma, daha sonra kullanırım bunu zamanı gelince kullanırım diye değerli eşya dediğimiz eşyaları kullanmayıp kenara atma hatası,bunu da artık yapmamaya karar verdim.


Eğer siz de kendi azalma oyununuzu oynamak isterseniz Instagram'da #turkisiminsgame yazarak başkalarının bu oyuna nasıl katıldığını ve neler paylaştığını görerek ilham alabilirsiniz.


Örneğin bu oyunda bana en çok ilham veren şeylerden biri; katılımcılardan birinin 5. Günde ertelediği 5 tane işi yapması oldu. Hep söylüyorum, sadeleşme sadece eşyalarda değil, beyninizde zihninizde de oluyor.

Eğer sizin de bildiğiniz farklı sadeleşme meydan okumaları varsa lütfen yorumlarda paylaşın.

832 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page